9 Mart 2022 Çarşamba

Camp Nou'da Sarı - Kırmızı Hayaller; Barcelona – Galatasaray -10.03.2022 -


    Kötü bir kura Galatasaray’ın karşısına Barcelona’yı çıkardı en olmadık zamanda. Güç eşitsizliği açısından talihsizlik, ama spor dünyasına farklı değerler katan iki kulübün 20 yıl sonra yeniden eşleşmesine tanık olmak hoş bir duygu.

Camp Nou 05.12.2001 - tarih tekerrür eder mi? 

     Barcelona ve Galatasaray, farklı bağlamlarla da olsa sahip oldukları kulüp olmanın ötesine taşan değerlerle birbirlerine benziyorlar. Katalan halkının hüsran ve özlemlerinin sahalara sığmayan bir temsilcisi olan Barcelona, bu epik anlamı kulübün sloganı ile pekiştiriyor: “mes que un club” (“bir kulüpten daha fazlası”). Bu motto, beş yüz kırk yıllık tarihe sahip bir mektepten neşet etmiş olan ve kurumlarıyla birlikte köklü bir kültürü temsil eden Galatasaray’a en az Barcelona kadar yakışıyor.

Camp Nou'da bir G.Saraylı 

     Her iki kulübün gündelik hayattaki ortak yönleri de şaşırtıcı. İkisi de finansal krizde, kendi başarı ölçeklerinde eski parlak günlerinden uzaklar, geçen yıl başkanlarını değiştirdiler, teknik direktörlerini gönderip ikisi de takımlarını Pep Guardiola ekolünden yetişmiş olan yeni teknik direktörlere emanet ettiler. Benzerlikler burada bitiyor maalesef, ötesi sahaya yansıyan koskoca bir güç farkı. Transfermarkt verilerine göre 6 kattan fazla fark (651 mm € vs 106 mm €) var iki takımın oyuncu değerleri arasında.

     Barcelona, Teknik Direktör Xavi Hernandes ile birlikte Ronald Koeman’ın temkinli ve sinik oyunundan sıyrılıp ateş aldı gidiyor. Oyunculuk döneminde La Masia'dan gelip mavili erguvani forma ile tam 25 kupa kazanan Xavi dokunuşları ile çok şey değiştirdi takımda.

Xavi Hernandez, futbolculuktan teknik direktörlüğe hızlı geçiş

     Xavi, Rinus Michels’den Johan Cruyff’e, Cruyff’den Pep Guardiola’ya uzanan bir geleneğin son temsilcisi. Oynattığı oyun Guardiola’nın tiki taka olarak isimlendirilen rakibe top göstermeme stratejisine bağımlı değil. Xavi, o tavizsiz pas oyunundan ara sıra bazı sahneler sunsa da, esasen daha hızlı ve direkt bir oyunu şiar edinmiş. Top rakipteyken pozisyon alıp önde pres, topa sahip olunduğunda ise hızlı atağa çıkma ve oyunu sonlandırmaya dayanan Klopp tarzı bir oyunu benimsiyor ve takımına başarıyla uygulatıyor. Geçtiğimiz Ocak ayında gol kısırlığına çare olarak hızlı atağa çıkma anlayışıyla uyumlu üç büyük ara transfer yaptılar. Traore (kiralık), Aubameyang ve Torres triosu ile çok dinamik bir ileri üçlü kurdular yeniden. Bu üçlünün alternatifleri ise sezon başı kadrolarında da yer alan Dembele, Depay ve Gavi. Onların da sürat, atletizm, adam eksiltme ve bitiricilik meziyetlerinde yeni transferlerden aşağı kalır yanları yok. İleri üçlüdeki bu zenginleşmenin yanı sıra, Xavi ideal orta üçlüyü de buldu. 2009'un rüya takımından yadigar Busquets’in defansif rolü ile genç star Pedri ve De Jong’un mükemmel "box to box" oyun karakterleri sayesinde adeta bir makine düzeni kuruldu. Defansta 2009 ruhunun diğer bir temsilcisi Pique, partneri Araujo ile birlikte sağlam bir ikili oluşturdu. Bu ikilinin topla çıkışları ise dikine oyuna hız ve akışkanlık kazandıran cinsten.

 La Masia mezunu ağır toplar, Xavi, Pique ve Busquets


    Beklere gelince, solda ilerleyen yaşına rağmen sürati, tekniği, öldürücü asistleri ve hatta golleriyle kusursuzluk timsali olmayı sürdüren Jordi Alba, sağda ise Dani Alves’in yokluğunda Ajax orijinli ABD vatandaşı Dest. (Ocak ayında Barcelona’ya yıllar sonra istim üstünde geri dönen Dani Alves’in UEFA listesine yazılmamış olması ve genç yetenek Gavi’nin sart kart cezası küçük de olsa bir avantaj yaratıyor Galatasaray için). 

    Muhtemel 11'leri, beklenen yerleşim düzenleri ile birlikte gözden geçirerek devam edelim analizimize:

 Barcelona (4-3-3)

M.ter Stegen

S.Dest - R.Araujo - G.Pique -  J.Alba

G.Pedri - S.Busquets - F.De Jong (N.Gonzalez)

A.Traore - P.Aubameyang -  F.Torres

(O.Dembele) (M.Depay) (L.De Jong)

 

Galatasaray (4-1-4-1)

I.Pena (F. Muslera)

S.Boey- V.Nelsson - Marcao -  P.Van Aaanholt

Taylan A.

S. Feghouli - Berkan K. - A.Cicaldau - Kerem A.

(Emre K. / R. Babel)

Mostafa M.

(B.Gomis)

     Muhtemel kadroları alt alta sıralayınca ister istemez kanatlardaki ve göbekteki olası bireysel ve ikili eşleşmeler geçiyor zihinlerden: çoğu göz korkutan cinsten. Blok halinde kademeli hatlarla ve son derece disiplinli durmak gerekiyor Barcelona karşısında. Mourinho'nun tabiriyle "otobüsü park etmek" lazım, çünkü Xavi'nin Barça'sı sadece alan bulamayınca zorlanıyor.  5-4-1 (4-1-4-1) ideal karşılama düzeni olur. Galatasaray'ın güvencesi, oyuna odaklandığında her yere yetişebilen Marcao ile giderek partnerine ve takıma uyum sağlayan Nelsson'dan oluşan stoper tandeminin sağlam duruşu olacak. Kaleciye çok iş düşecek, dileyelim Pena aşina olduğu Camp Nou'da blokaj özürünü ve tedirginliğini üzerinden atsın ve kulübede oturacağı açıklanan Muslera'yı aratmasın.

G.Saray'ın Camp Nou'daki muhtemel dizilişi: 4-1-4-1


    Barça kültürüne özgü özendirici bir hususun altını çizmek gerekir: takım en sarsıntılı döneminde dahi hızla toparlanabilmiş olmasını büyük ölçüde kendi kültüründen yetişen değerlerin aidiyetlerine borçlu. Barcelona kadrosunda çok sayıda La Masia mezunu çıkacak bu akşam Galatasaray’ın karşısına. Başta teknik direktör Xavi Hernandez ile emektar oyuncular Pique ve Busquets olmak üzere, Jordi Alba, ara transferde geri dönen Traore, oynarlarsa N.Gonzalez ve stoper Garcia. Sarı kart cezası nedeniyle oynayamayacak olan genç star Gavi de aynı okulun eski öğrencisi. Galatasaray kadrosunda ise alt yapıdan sadece Semih var kulübede, bir de kontenjan doldurma amaçlı genç Işık Kaan. G.Saray alt yapısının kıdemli üyesi Arda ise İstanbul’da kaldı, eski hocasının yanında!

     4 yıl çalıştığı Katar Al Sadd’dan 7 kupa ve “nehir gibi akan bir takımın yaratıcısı” ünvanı ile ayrılan Xavi, Barça'da kısa sürede etkisini gösterdi. Koeman döneminde gol kısırlığı çeken takım, Xavi’nin dokunuşlarıyla ve etkili ara transferler sayesinde Valencia, Athletic Bilbao ve Napoli defanslarını dörder golle aşmayı başardı. Domenec Torrent ise elindeki sınırlı imkanlarla onun kadar hızlı bir senteze ulaşamadı, mevcut potansiyeli henüz yeterince verimli kullanamadı; zihin karışıklığı içinde sürekli deneme-yanılma kombinasyonları yapmakla meşgul şimdilik. Camp Nou'ya aşinalığı ve Barcelona kültüründe kendisine yer edinmiş olması ona ve takımına belki bu maçta farklı bir özgüven kazandırabilir. Umalım öyle olsun.

     Galatasaray'ın "Avrupa Fatihi" apoleti taraftarların umutlarını canlı tutuyor her şeye rağmen. Rakip yükselişteki Barcelona, stat Camp Nou olsa bile futbol hayal kurmaya izin veren bir oyun sonuçta. 

E.Ülgen - 10.03.2022

Önceki yazılara aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz:

Hayat Öpücüğü 16 Şubat 2022

Mustafa Kapı & Bartuğ Elmaz -14 02.2022 -

Brian Birch; Galatasaray'ın Unutulmaz Demir Yumruğu -14.07.2021-

Futbol Evine Dönecekmi? - Italya - Ingiltere - EURO 2020 Finali - 11 Temmuz 2021-

Yıldız Hezeyanı; 5 Nisan2021

Lizbon'da Sessiz Şölen;11 Ağustos 2020

Hangi Arda; 6 Ağustos 2020

Hayal Değil Gerçek; Kolombiya Kaplanı Galatasaray'da; 7 Eylül 2019

Perde Açılıyor; Şölen Başlıyor - Galatasaray - FK Lokomotiv Moskova; 17 Eylül 2018

Galatasaray - Beşiktaş; Büyük Düello; 29 Nisan 2018

Fatih Terim ve Galatasaray, Uzatmalı bir Aşk Hikayesi; 4 Nisan 2018

 Neler oluyor Muslera? Neler oluyor sana? 10 Aralık 2017

2 Aralık 2017 Bir Kabus Gecesi: 3 Aralık 2017

 Başakşehir FK - Galatasaray; Tudor, Avcı ve Şeytanın Bacağı; 17 Kasım 2017  

 Hedef Tahtasından Şeref Kürsüsüne; Bir Igor Tudor Analizi; 17 Ekim 2017

 3F; Fado, Fiesta, Football; 3 Ekim 2017

Selçuk İnan'ın Dramı; 16 Eylül 2017

 Jurgen Klopp ve "Gegenpressing" 















     









16 Şubat 2022 Çarşamba

Hayat Öpücüğü

 


Başın öne eğilmesin 
 Aldırma Cimbom aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma Cimbom aldırma
 

   Ligin sonuna 13 hafta kala Galatasaray’ın düşme hattıyla arasında sadece üç puan fark var, önünde de zor bir fikstür. 117 yıldır akıllardan dahi geçmeyen felaket senaryoları bugünlerde uykuları kaçırmakta. Zincirleme yönetim hatalarının bedelini ödüyor takım; ilk düğme yanlış iliklendi bir kere, düzeltmesi zor. 

 

Başkan'ın sezon başındaki Terim ısrarı hata zincirinin ilk halkasıydı.

      Son Kayserispor maçında Galatasaraylılar'a acı veren bir manzara vardı: şuursuz bir gerilim içinde destek yerine köstek olan tribünler (onlara taraftar denmez), elleri ayakları birbirine dolaşan oyuncular, kaybedilen basit toplar, yerini bulmayan paslar ve nadiren yakalanan gol pozisyonlarını değerlendiremeyen paralize olmuş ayaklar. Oynama ve kazanma çabası yok değildi, ancak takım bu ruh hali ile kendi evinde eksik ve yorgun bir rakibe diş geçiremedi sonuçta. Futbol medyası, yaşanan telaş ve tedirginlik haline teşhisi koydu hemen: "kaygı bozukluğu! (anxiety disorder!) Bafetimbi Gomis'in maç sonunda söylediği gibi, "Aslan keyifsiz!", "Aslan hasta!

 

Trabzonspor travması sonrası yaşanan büyük ızdırap  

    Sezonun orta yerinde Domenec Torrent ile birlikte "gelenekselden bilimsele" diye tanımlanabilecek keskin bir dönüşüm sürecine girdi takım. Önceki dönemin  “haydi aslanlar, siz büyük takımsınız, çıkın oynayın!” kolaycılığından sıyrılıp saatler süren oyun planı toplantıları, uzun video analizleri ve modern idman uygulamaları ile donatılan bir döneme geçiş söz konusu. Teknik ve taktik hazırlık açısından uzun zamandır hasret kalınan köklü bir değişim bu; ancak görünen o ki, takımdaki mental güçsüzlük ve özgüven eksikliği hızlı sonuç alınmasına set çekmekte.

 

Taylan Antalyalı: "yıktım perdeyi eyledim viran!"

   Domenec Torrent’in özgeçmişi ve özellikle Pep Guardiola ile uzun yıllara dayanan teşrik-i mesaisi, sahip olduğu teknik donanımın ve birikimin güvencesi sayılır. Ancak, selefinin Florya'da bıraktığı enkaz halindeki takımı sezon ortasında zihinsel olarak toparlayacak bir "motivasyon erbabı" ya da "günübirlik çözümler pratisyeni" olmadığı da besbelli. 

Domenec Torrent: nadiren yakalanan bir coşku anı 

  Torrent gibi katıksız bir teknik adamın mevcut potansiyelini performansa dönüştürebilmesi için kendisine yeterli süre tanınması gerekiyor. Çağdaş futbola ayak uydurmaya doğru giden inişli çıkışlı yolda destek ve sabır şart.

    

Torrent'den bir sürpriz: Şilili regista yedek kulübesinde 

    Torrent’in yadırganan bazı ilk 11 tercihleri ve oyuna müdahalelerdeki tutukluğu alınan kötü sonuçlarla birleşince, futbol medyası kendisini gözden çıkarmaya kadar giden ölçüsüz eleştiriler yapmakta gecikmedi. Oysa, takıma yerleştirmeye çalıştığı süratli ve geniş alana yayılan yardımlaşmalı dikine oyun, sabır göstermeye değecek bir beklenti yaratıyor futbol fukarası ülkede. Sadece iki puan alınabilen beş maçlık yeni dönemde, bölük pörçük ve sonuçsuz da olsa, Torrent'in anlayış farkının hissedildiği evreler yaşandı aslında. Misal, kazanmak üzereyken son dakikalarda amatörce sakarlıklarla kaybedilen Trabzonspor maçı topyekun bir travma yarattı belki, ama oyun olarak umutları kararttığı söylenemez. İspanyol teknik direktörün birikimi, oyun felsefesi ve antrenman performansı önümüzdeki sezondan itibaren kritik mevkilerin hakkını verebilecek birkaç oyuncu takviyesiyle güzel günler vadediyor; yeter ki yeni puan kayıpları toplu bir tükenmişlik sendromuna yol açarak onu kaçınılmaz bir vedaya sürüklemesin. 

Bafetimbi Gomis: "Nerede kalmıştık?"

    Yaşanan bunca hengamenin ortasında 21 Şubat Pazartesi akşamı gözümüz kulağımız Gürsel Aksel Stadyumu’ndaki Göztepe maçında olacak. Her şeye rağmen, hafta boyu verimli bir hazırlık süreci ile tam kadro bu maça odaklandığı düşünülen takımın kazanma şansı yüksek. Kaldığı yerden devam edecek bir görüntü veren Bafetimbi Gomis'in varlığı umutları artırıyor. Son maçtaki kritik golüyle moral yüklenen Mostafa da hazır ve nazır! Nöbetleşe bir gol şöleninin tam zamanı! Torrent'in, henüz uyum sağlanamayan geriden pasla çıkma anlayışındaki ısrarını erteleyip topu doğrudan ceza sahasına ulaştıracak gole yönelik pragmatik formüllere yönelmesi kuvvetle muhtemel. G.Saray’ın alt sıraları paylaştığı renktaşına karşı alacağı bir galibiyet, hayat öpücüğü etkisi yaratarak İspanyol teknik direktörün ve takımın yolunu açabilir. Aksini düşünmek tüm camiayı kan ter içinde bırakacak bir kâbus! Felaket senaryolarını bir kenara bırakıp iyi düşünelim, iyi olsun: Cimbom'un başı öne eğilmesin. 

E.Ülgen -20.02.2022-

Not: Domenec Torrent'in kişisel tanıtım bültenlerinde Nijerya doğumlu İngiliz şarkıcı Sade Adu'nun hayranı olduğu, ofisinde ve soyunma odalarında sürekli onu dinlediği anlatılıyor. Sade’nin Kiss of Life  isimli sevilen şarkısına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Dileyelim, Pazartesi akşamı alınacak sonuç, Torrent ve takım için bu güzel şarkının ismi gibi hayat öpücüğü olsun. 🎵Kiss of Life 


Önceki yazılara aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz:

Mustafa Kapı & Bartuğ Elmaz -14 02.2022 -

Brian Birch; Galatasaray'ın Unutulmaz Demir Yumruğu -14.07.2021-

Futbol Evine Dönecekmi? - Italya - Ingiltere - EURO 2020 Finali - 11 Temmuz 2021-

Yıldız Hezeyanı; 5 Nisan2021

Lizbon'da Sessiz Şölen;11 Ağustos 2020

Hangi Arda; 6 Ağustos 2020

Hayal Değil Gerçek; Kolombiya Kaplanı Galatasaray'da; 7 Eylül 2019

Perde Açılıyor; Şölen Başlıyor - Galatasaray - FK Lokomotiv Moskova; 17 Eylül 2018

Galatasaray - Beşiktaş; Büyük Düello; 29 Nisan 2018

Fatih Terim ve Galatasaray, Uzatmalı bir Aşk Hikayesi; 4 Nisan 2018

 Neler oluyor Muslera? Neler oluyor sana? 10 Aralık 2017

2 Aralık 2017 Bir Kabus Gecesi: 3 Aralık 2017

 Başakşehir FK - Galatasaray; Tudor, Avcı ve Şeytanın Bacağı; 17 Kasım 2017  

 Hedef Tahtasından Şeref Kürsüsüne; Bir Igor Tudor Analizi; 17 Ekim 2017

 3F; Fado, Fiesta, Football; 3 Ekim 2017

Selçuk İnan'ın Dramı; 16 Eylül 2017

 Jurgen Klopp ve "Gegenpressing" 















 


     




14 Şubat 2022 Pazartesi

Mustafa Kapı & Bartuğ Elmaz

 



Tam iki yıl önce GS SK resmi twitter sayfasında şöyle bir tweet okuduk:

Son 3 yılı yatılı olmak üzere 2014 yılından bu yana Galatasaray Futbol Akademisi bünyesinde yetişmesi için emek ve değer verilen Mustafa Kapı, sözleşme uzatılması için kendisine sunulan tüm yapıcı önerileri reddettiğinden kadro dışı bırakılmıştır.”

Bu talihsiz açıklama aslında menajerlere yönelikti. Mustafa için kadro garantisi isteyen ve talep geldiğinde inisiyatifin kendilerinde olmasını şart koşan menajerler fena halde canını sıkmış olmalıydı yönetimin.

6 ay kadar sonra, Eylül 2020’de Lille, sadece 300 bin € yetiştirme parası ödeyerek o süreçte ceza olarak kadro dışı bırakılmış olan Mustafa Kapı’yı kadrosuna kattı.

Mustafa, bu tweet atılmadan iki yıl kadar önce 4-2 biten Sivasspor ile oynanan lig maçının 90+5. Dakikasında daha 16 yaşındayken Feghouli’nin yerine girerek bir resmi karşılaşmada süre alan en genç isim olmuştu.

Ancak bir rekor gösterisinden ibaret kaldı bu hamle. Gerisi gelmedi.

Oyuncu, daha sonra Lille’e gitme gerekçesini “G.Saray’da önüm kapalı, ama Lille gençleri oynatan ve geliştiren bir kulüp. Seçimimden memnunum.” ifadesiyle açıkladı kamuoyuna.


Mustafa Kapı Lille formasıyla

Mustafa, bir yandan menajerinin yakın markajı altındayken, diğer taraftan belki de daha önemlisi kendisinden önceki örneklere bakıyor, Ali Yavuz Kol’un, Celil’in, Atalay’ın ve özellikle Yunus’un durumlarına bakıp umutsuzluğa kapılıyordu. Demecinden anlaşılan oydu.

Lille’de işler biraz da pandeminin etkisiyle pek iyi gitmedi, Mustafa kendisini gösteremedi ve öğrendik ki Lille kontratı feshetmiş, Mustafa Adana Demirspor ile 3,5 yıllık bir sözleşme yapmış.

Meğer Adana Demirspor için yetiştirmiş G.Saray onu, “son 3 yılı yatılı olmak üzere tam 5 yıl boyunca!” Bu süreçten kim kazançlı çıkacak henüz bilinemez, ama en büyük zararı G.Saray gördü kuşkusuz.

Mustafa Kapı vakası, yönetimlere, yetiştiricilere, teknik adamlara ders olur, bir daha böyle sürpriz vedaları engellemek üzere gereken ortam hazırlanır ve önlem alınır zannediyorduk, yanılmışız; çünkü U19 takımımızın yıldızı, en ihtiyaç duyduğumuz defansif orta sahadaki star adayı Bartuğ Elmaz da Marsilya’ya uçtu gitti geçtiğimiz günlerde. Bu kez neredeyse on yıllık emek ürünü elinden kayıp gitti G.Saray’ın.

Burak Elmas, Bartuğ kendisine önerilen ve futbolun bugünkü ölçülerine yaklaşma çabası dahi göstermeyen kontrat teklifini reddedince şunları söylemişti:

 Bartuğ ile ilgili ben ailesiyle ve menajeriyle şahsen görüştüm. Hocamız da görüştü. Biz Bartuğ’un Galatasaray’da kalmasını istiyoruz. Kendisi burasının bir parçası olmak istiyorsa, kendi tercihi olacak. Biz bunun için elimizden geleni yapıyoruz.”

Terim ise şöyle bir demeç verdi medyaya:

Bartuğ ve ailesini kendi ailemiz gibi görüyoruz. Her zaman da öyle gördük. Sayın Başkanımız onlarla konuştu. (…) Birçok şart öne sürebilir, biz buna alıştık. İstikbalidir, isteğidir. Ancak ısrarla bir şeyin üstünde durmak istiyoruz. Herkes Galatasaray’da oynamak isteyecek. (…) Onları kendi evladımız gibi görüyoruz. Onlar da Galatasaray'ı kendi aileleri gibi görmelidir."

Gergin bir menajer restleşmesi sonucunda söylendiği anlaşılan bu sözler pek bir şey ifade etmiyor olmalıydı Bartuğ için. Genç yıldız, Burak Elmas ve Terim’in ironik olarak yaşlandırıldıkları bir fotoğrafa beğeni atarak kırgınlığını ve sitemini göstermişti zaten. Belki de Darıca Gençlerbirliği kupa maçında kenarda bekletilip oyun bitince sahaya giremediği sahne onu küstürmüştü. Süper Lig’de hiç kadroya alınmayıp sadece Marsilya maçının son dakikasında oyuna girmek de ümitlerini kırmıştı, kimbilir! (Kaderin cilvesi, karşısında sadece bir dakika oynayabildiği Marsilya’nın kadrosunda yer alacak gelecek sezondan itibaren).

Bartuğ, performansıyla parmak ısırtmasına rağmen yolu bir türlü açılmayan Yunus Akgün’ü değil, Cengiz Ünder’i ve Çağlar Söyüncü’yü örnek almış olmalıydı kendisine. Keşke G.Saray da Altınordu’nun peşinden gidip nadide altyapı ürünlerini henüz hamken kaybetmese ve onları layık oldukları şekilde değerlendirebilseydi. Olmadı.

Bartuğ Elmaz, muhtemelen Torrent’in çağdaş anlayışı ve vizyonu sayesinde sezon sonunda ayrılacağı belli olmasına rağmen (Mustafa Kapı sürecinden farklı olarak) kadro dışı bırakılmadı önce, ancak Başkan Elmas devreye girdi ve idmana alınmamaya başlandı. Değişen bir şey yoktu yani. Cezalandırarak gerideki gençlere gözdağı verilmek isteniyordu herhalde, onları anlamaya çalışmak yerine. 

Bartuğ'a Marsilya'ya gitme cezası

Büyük emeklerle yetiştirilen yıldız adaylarının zamansız ve buruk vedalarını engellemek için öncelikle menajerlerin bol keseden sundukları “rüya gibi kariyer” vaatlerine üstün gelecek bir güven ortamı yaratmak gerekiyor. Altyapıdan gelen genç değerlere tatmin edici bir geliştirme ve kariyer planlaması sunulması ve peşlerinden gitmeye özenecekleri güzel örnekler yaratılması da şart. Öyle olmayacaksa, altyapı ve proje söylemlerinin ve bunlara ayrılan bütçelerin giderek anlamı ve inandırıcılığı kalmayacak maalesef.

E.Ülgen - 14.02.2022 

Önceki yazılara aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz

Brian Birch; Galatasaray'ın Unutulmaz Demir Yumruğu -14.07.2021-

Futbol Evine Dönecekmi? - Italya - Ingiltere - EURO 2020 Finali - 11 Temmuz 2021-

Yıldız Hezeyanı; 5 Nisan2021

Lizbon'da Sessiz Şölen;11 Ağustos 2020

Hangi Arda; 6 Ağustos 2020

Hayal Değil Gerçek; Kolombiya Kaplanı Galatasaray'da; 7 Eylül 2019

Perde Açılıyor; Şölen Başlıyor - Galatasaray - FK Lokomotiv Moskova; 17 Eylül 2018

Galatasaray - Beşiktaş; Büyük Düello; 29 Nisan 2018

Fatih Terim ve Galatasaray, Uzatmalı bir Aşk Hikayesi; 4 Nisan 2018

 Neler oluyor Muslera? Neler oluyor sana? 10 Aralık 2017

2 Aralık 2017 Bir Kabus Gecesi: 3 Aralık 2017

 Başakşehir FK - Galatasaray; Tudor, Avcı ve Şeytanın Bacağı; 17 Kasım 2017  

 Hedef Tahtasından Şeref Kürsüsüne; Bir Igor Tudor Analizi; 17 Ekim 2017

 3F; Fado, Fiesta, Football; 3 Ekim 2017

Selçuk İnan'ın Dramı; 16 Eylül 2017

 Jurgen Klopp ve "Gegenpressing"