16 Şubat 2022 Çarşamba

Hayat Öpücüğü

 


Başın öne eğilmesin 
 Aldırma Cimbom aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma Cimbom aldırma
 

   Ligin sonuna 13 hafta kala Galatasaray’ın düşme hattıyla arasında sadece üç puan fark var, önünde de zor bir fikstür. 117 yıldır akıllardan dahi geçmeyen felaket senaryoları bugünlerde uykuları kaçırmakta. Zincirleme yönetim hatalarının bedelini ödüyor takım; ilk düğme yanlış iliklendi bir kere, düzeltmesi zor. 

 

Başkan'ın sezon başındaki Terim ısrarı hata zincirinin ilk halkasıydı.

      Son Kayserispor maçında Galatasaraylılar'a acı veren bir manzara vardı: şuursuz bir gerilim içinde destek yerine köstek olan tribünler (onlara taraftar denmez), elleri ayakları birbirine dolaşan oyuncular, kaybedilen basit toplar, yerini bulmayan paslar ve nadiren yakalanan gol pozisyonlarını değerlendiremeyen paralize olmuş ayaklar. Oynama ve kazanma çabası yok değildi, ancak takım bu ruh hali ile kendi evinde eksik ve yorgun bir rakibe diş geçiremedi sonuçta. Futbol medyası, yaşanan telaş ve tedirginlik haline teşhisi koydu hemen: "kaygı bozukluğu! (anxiety disorder!) Bafetimbi Gomis'in maç sonunda söylediği gibi, "Aslan keyifsiz!", "Aslan hasta!

 

Trabzonspor travması sonrası yaşanan büyük ızdırap  

    Sezonun orta yerinde Domenec Torrent ile birlikte "gelenekselden bilimsele" diye tanımlanabilecek keskin bir dönüşüm sürecine girdi takım. Önceki dönemin  “haydi aslanlar, siz büyük takımsınız, çıkın oynayın!” kolaycılığından sıyrılıp saatler süren oyun planı toplantıları, uzun video analizleri ve modern idman uygulamaları ile donatılan bir döneme geçiş söz konusu. Teknik ve taktik hazırlık açısından uzun zamandır hasret kalınan köklü bir değişim bu; ancak görünen o ki, takımdaki mental güçsüzlük ve özgüven eksikliği hızlı sonuç alınmasına set çekmekte.

 

Taylan Antalyalı: "yıktım perdeyi eyledim viran!"

   Domenec Torrent’in özgeçmişi ve özellikle Pep Guardiola ile uzun yıllara dayanan teşrik-i mesaisi, sahip olduğu teknik donanımın ve birikimin güvencesi sayılır. Ancak, selefinin Florya'da bıraktığı enkaz halindeki takımı sezon ortasında zihinsel olarak toparlayacak bir "motivasyon erbabı" ya da "günübirlik çözümler pratisyeni" olmadığı da besbelli. 

Domenec Torrent: nadiren yakalanan bir coşku anı 

  Torrent gibi katıksız bir teknik adamın mevcut potansiyelini performansa dönüştürebilmesi için kendisine yeterli süre tanınması gerekiyor. Çağdaş futbola ayak uydurmaya doğru giden inişli çıkışlı yolda destek ve sabır şart.

    

Torrent'den bir sürpriz: Şilili regista yedek kulübesinde 

    Torrent’in yadırganan bazı ilk 11 tercihleri ve oyuna müdahalelerdeki tutukluğu alınan kötü sonuçlarla birleşince, futbol medyası kendisini gözden çıkarmaya kadar giden ölçüsüz eleştiriler yapmakta gecikmedi. Oysa, takıma yerleştirmeye çalıştığı süratli ve geniş alana yayılan yardımlaşmalı dikine oyun, sabır göstermeye değecek bir beklenti yaratıyor futbol fukarası ülkede. Sadece iki puan alınabilen beş maçlık yeni dönemde, bölük pörçük ve sonuçsuz da olsa, Torrent'in anlayış farkının hissedildiği evreler yaşandı aslında. Misal, kazanmak üzereyken son dakikalarda amatörce sakarlıklarla kaybedilen Trabzonspor maçı topyekun bir travma yarattı belki, ama oyun olarak umutları kararttığı söylenemez. İspanyol teknik direktörün birikimi, oyun felsefesi ve antrenman performansı önümüzdeki sezondan itibaren kritik mevkilerin hakkını verebilecek birkaç oyuncu takviyesiyle güzel günler vadediyor; yeter ki yeni puan kayıpları toplu bir tükenmişlik sendromuna yol açarak onu kaçınılmaz bir vedaya sürüklemesin. 

Bafetimbi Gomis: "Nerede kalmıştık?"

    Yaşanan bunca hengamenin ortasında 21 Şubat Pazartesi akşamı gözümüz kulağımız Gürsel Aksel Stadyumu’ndaki Göztepe maçında olacak. Her şeye rağmen, hafta boyu verimli bir hazırlık süreci ile tam kadro bu maça odaklandığı düşünülen takımın kazanma şansı yüksek. Kaldığı yerden devam edecek bir görüntü veren Bafetimbi Gomis'in varlığı umutları artırıyor. Son maçtaki kritik golüyle moral yüklenen Mostafa da hazır ve nazır! Nöbetleşe bir gol şöleninin tam zamanı! Torrent'in, henüz uyum sağlanamayan geriden pasla çıkma anlayışındaki ısrarını erteleyip topu doğrudan ceza sahasına ulaştıracak gole yönelik pragmatik formüllere yönelmesi kuvvetle muhtemel. G.Saray’ın alt sıraları paylaştığı renktaşına karşı alacağı bir galibiyet, hayat öpücüğü etkisi yaratarak İspanyol teknik direktörün ve takımın yolunu açabilir. Aksini düşünmek tüm camiayı kan ter içinde bırakacak bir kâbus! Felaket senaryolarını bir kenara bırakıp iyi düşünelim, iyi olsun: Cimbom'un başı öne eğilmesin. 

E.Ülgen -20.02.2022-

Not: Domenec Torrent'in kişisel tanıtım bültenlerinde Nijerya doğumlu İngiliz şarkıcı Sade Adu'nun hayranı olduğu, ofisinde ve soyunma odalarında sürekli onu dinlediği anlatılıyor. Sade’nin Kiss of Life  isimli sevilen şarkısına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Dileyelim, Pazartesi akşamı alınacak sonuç, Torrent ve takım için bu güzel şarkının ismi gibi hayat öpücüğü olsun. 🎵Kiss of Life 


Önceki yazılara aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz:

Mustafa Kapı & Bartuğ Elmaz -14 02.2022 -

Brian Birch; Galatasaray'ın Unutulmaz Demir Yumruğu -14.07.2021-

Futbol Evine Dönecekmi? - Italya - Ingiltere - EURO 2020 Finali - 11 Temmuz 2021-

Yıldız Hezeyanı; 5 Nisan2021

Lizbon'da Sessiz Şölen;11 Ağustos 2020

Hangi Arda; 6 Ağustos 2020

Hayal Değil Gerçek; Kolombiya Kaplanı Galatasaray'da; 7 Eylül 2019

Perde Açılıyor; Şölen Başlıyor - Galatasaray - FK Lokomotiv Moskova; 17 Eylül 2018

Galatasaray - Beşiktaş; Büyük Düello; 29 Nisan 2018

Fatih Terim ve Galatasaray, Uzatmalı bir Aşk Hikayesi; 4 Nisan 2018

 Neler oluyor Muslera? Neler oluyor sana? 10 Aralık 2017

2 Aralık 2017 Bir Kabus Gecesi: 3 Aralık 2017

 Başakşehir FK - Galatasaray; Tudor, Avcı ve Şeytanın Bacağı; 17 Kasım 2017  

 Hedef Tahtasından Şeref Kürsüsüne; Bir Igor Tudor Analizi; 17 Ekim 2017

 3F; Fado, Fiesta, Football; 3 Ekim 2017

Selçuk İnan'ın Dramı; 16 Eylül 2017

 Jurgen Klopp ve "Gegenpressing" 















 


     




14 Şubat 2022 Pazartesi

Mustafa Kapı & Bartuğ Elmaz

 



Tam iki yıl önce GS SK resmi twitter sayfasında şöyle bir tweet okuduk:

Son 3 yılı yatılı olmak üzere 2014 yılından bu yana Galatasaray Futbol Akademisi bünyesinde yetişmesi için emek ve değer verilen Mustafa Kapı, sözleşme uzatılması için kendisine sunulan tüm yapıcı önerileri reddettiğinden kadro dışı bırakılmıştır.”

Bu talihsiz açıklama aslında menajerlere yönelikti. Mustafa için kadro garantisi isteyen ve talep geldiğinde inisiyatifin kendilerinde olmasını şart koşan menajerler fena halde canını sıkmış olmalıydı yönetimin.

6 ay kadar sonra, Eylül 2020’de Lille, sadece 300 bin € yetiştirme parası ödeyerek o süreçte ceza olarak kadro dışı bırakılmış olan Mustafa Kapı’yı kadrosuna kattı.

Mustafa, bu tweet atılmadan iki yıl kadar önce 4-2 biten Sivasspor ile oynanan lig maçının 90+5. Dakikasında daha 16 yaşındayken Feghouli’nin yerine girerek bir resmi karşılaşmada süre alan en genç isim olmuştu.

Ancak bir rekor gösterisinden ibaret kaldı bu hamle. Gerisi gelmedi.

Oyuncu, daha sonra Lille’e gitme gerekçesini “G.Saray’da önüm kapalı, ama Lille gençleri oynatan ve geliştiren bir kulüp. Seçimimden memnunum.” ifadesiyle açıkladı kamuoyuna.


Mustafa Kapı Lille formasıyla

Mustafa, bir yandan menajerinin yakın markajı altındayken, diğer taraftan belki de daha önemlisi kendisinden önceki örneklere bakıyor, Ali Yavuz Kol’un, Celil’in, Atalay’ın ve özellikle Yunus’un durumlarına bakıp umutsuzluğa kapılıyordu. Demecinden anlaşılan oydu.

Lille’de işler biraz da pandeminin etkisiyle pek iyi gitmedi, Mustafa kendisini gösteremedi ve öğrendik ki Lille kontratı feshetmiş, Mustafa Adana Demirspor ile 3,5 yıllık bir sözleşme yapmış.

Meğer Adana Demirspor için yetiştirmiş G.Saray onu, “son 3 yılı yatılı olmak üzere tam 5 yıl boyunca!” Bu süreçten kim kazançlı çıkacak henüz bilinemez, ama en büyük zararı G.Saray gördü kuşkusuz.

Mustafa Kapı vakası, yönetimlere, yetiştiricilere, teknik adamlara ders olur, bir daha böyle sürpriz vedaları engellemek üzere gereken ortam hazırlanır ve önlem alınır zannediyorduk, yanılmışız; çünkü U19 takımımızın yıldızı, en ihtiyaç duyduğumuz defansif orta sahadaki star adayı Bartuğ Elmaz da Marsilya’ya uçtu gitti geçtiğimiz günlerde. Bu kez neredeyse on yıllık emek ürünü elinden kayıp gitti G.Saray’ın.

Burak Elmas, Bartuğ kendisine önerilen ve futbolun bugünkü ölçülerine yaklaşma çabası dahi göstermeyen kontrat teklifini reddedince şunları söylemişti:

 Bartuğ ile ilgili ben ailesiyle ve menajeriyle şahsen görüştüm. Hocamız da görüştü. Biz Bartuğ’un Galatasaray’da kalmasını istiyoruz. Kendisi burasının bir parçası olmak istiyorsa, kendi tercihi olacak. Biz bunun için elimizden geleni yapıyoruz.”

Terim ise şöyle bir demeç verdi medyaya:

Bartuğ ve ailesini kendi ailemiz gibi görüyoruz. Her zaman da öyle gördük. Sayın Başkanımız onlarla konuştu. (…) Birçok şart öne sürebilir, biz buna alıştık. İstikbalidir, isteğidir. Ancak ısrarla bir şeyin üstünde durmak istiyoruz. Herkes Galatasaray’da oynamak isteyecek. (…) Onları kendi evladımız gibi görüyoruz. Onlar da Galatasaray'ı kendi aileleri gibi görmelidir."

Gergin bir menajer restleşmesi sonucunda söylendiği anlaşılan bu sözler pek bir şey ifade etmiyor olmalıydı Bartuğ için. Genç yıldız, Burak Elmas ve Terim’in ironik olarak yaşlandırıldıkları bir fotoğrafa beğeni atarak kırgınlığını ve sitemini göstermişti zaten. Belki de Darıca Gençlerbirliği kupa maçında kenarda bekletilip oyun bitince sahaya giremediği sahne onu küstürmüştü. Süper Lig’de hiç kadroya alınmayıp sadece Marsilya maçının son dakikasında oyuna girmek de ümitlerini kırmıştı, kimbilir! (Kaderin cilvesi, karşısında sadece bir dakika oynayabildiği Marsilya’nın kadrosunda yer alacak gelecek sezondan itibaren).

Bartuğ, performansıyla parmak ısırtmasına rağmen yolu bir türlü açılmayan Yunus Akgün’ü değil, Cengiz Ünder’i ve Çağlar Söyüncü’yü örnek almış olmalıydı kendisine. Keşke G.Saray da Altınordu’nun peşinden gidip nadide altyapı ürünlerini henüz hamken kaybetmese ve onları layık oldukları şekilde değerlendirebilseydi. Olmadı.

Bartuğ Elmaz, muhtemelen Torrent’in çağdaş anlayışı ve vizyonu sayesinde sezon sonunda ayrılacağı belli olmasına rağmen (Mustafa Kapı sürecinden farklı olarak) kadro dışı bırakılmadı önce, ancak Başkan Elmas devreye girdi ve idmana alınmamaya başlandı. Değişen bir şey yoktu yani. Cezalandırarak gerideki gençlere gözdağı verilmek isteniyordu herhalde, onları anlamaya çalışmak yerine. 

Bartuğ'a Marsilya'ya gitme cezası

Büyük emeklerle yetiştirilen yıldız adaylarının zamansız ve buruk vedalarını engellemek için öncelikle menajerlerin bol keseden sundukları “rüya gibi kariyer” vaatlerine üstün gelecek bir güven ortamı yaratmak gerekiyor. Altyapıdan gelen genç değerlere tatmin edici bir geliştirme ve kariyer planlaması sunulması ve peşlerinden gitmeye özenecekleri güzel örnekler yaratılması da şart. Öyle olmayacaksa, altyapı ve proje söylemlerinin ve bunlara ayrılan bütçelerin giderek anlamı ve inandırıcılığı kalmayacak maalesef.

E.Ülgen - 14.02.2022 

Önceki yazılara aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz

Brian Birch; Galatasaray'ın Unutulmaz Demir Yumruğu -14.07.2021-

Futbol Evine Dönecekmi? - Italya - Ingiltere - EURO 2020 Finali - 11 Temmuz 2021-

Yıldız Hezeyanı; 5 Nisan2021

Lizbon'da Sessiz Şölen;11 Ağustos 2020

Hangi Arda; 6 Ağustos 2020

Hayal Değil Gerçek; Kolombiya Kaplanı Galatasaray'da; 7 Eylül 2019

Perde Açılıyor; Şölen Başlıyor - Galatasaray - FK Lokomotiv Moskova; 17 Eylül 2018

Galatasaray - Beşiktaş; Büyük Düello; 29 Nisan 2018

Fatih Terim ve Galatasaray, Uzatmalı bir Aşk Hikayesi; 4 Nisan 2018

 Neler oluyor Muslera? Neler oluyor sana? 10 Aralık 2017

2 Aralık 2017 Bir Kabus Gecesi: 3 Aralık 2017

 Başakşehir FK - Galatasaray; Tudor, Avcı ve Şeytanın Bacağı; 17 Kasım 2017  

 Hedef Tahtasından Şeref Kürsüsüne; Bir Igor Tudor Analizi; 17 Ekim 2017

 3F; Fado, Fiesta, Football; 3 Ekim 2017

Selçuk İnan'ın Dramı; 16 Eylül 2017

 Jurgen Klopp ve "Gegenpressing"