28 Nisan 2016 Perşembe

Zafere Giden Yol -Bir Ergin Ataman Analizi-


    Ön not: "Futbol Tabirleri", adı üstünde, bir futbol blogu. Ancak, başarıda sınır tanımayan şampiyon Koç bu blogun naçiz sınırlarını kolaylıkla ve kendiliğinden deldi!
     
     Ergin Ataman, bir röportajında basketbol felsefesini şöyle açıklıyor: "savunmaya ağırlık vermek, boyalı alandan kolay basket yememek, kimi zaman hızlı oyuna çıkmak ama çoğunlukla alanı iyi paylaşarak ikili, üçlü oyunlarla basket bulmak ve her durumda sahada en verimli beşi tutmak." Bu prensipler bir sır değil aslında, muhtemelen çaylak bir koça da sorulsa benzer bir cevap alınır. Ergin Ataman’ın olağanüstü başarılarının şifresi nedir o halde? En başta, müthiş önsezisi ile zihninde kurduğu en doğru oyunu her şart ve ahvalde kuvveden fiile çıkartabilme yetisi herhalde. Sıra dışı özellikleri arasında her türlü maliyet kısıtlamalarına uyum sağlayarak yepyeni takımlar kurabilme melekesini de sayabiliriz, kültürel menşeleri çok farklı, egoları birbiriyle aşık atan genç karakterlerden ortak motivasyon yaratabilme becerisini de. Ayrıca, öyle görünüyor ki, Ataman’ın takımlarında ego sorunu yaratarak takım oyununu bozan oyuncu pek olamıyor, olursa da son Joey Dorsey örneğinde olduğu üzere, kendisini takımın dışında buluyor!

     Fotoğraflarında ve TV röportajlarında gözleri çoğu zaman yukarıya doğru bakıyor; vücut dili yüksek öz güveninin tam bir tezahürü. Oyuncularına ve taraftara da sirayet eden bu öz güven en zor maçlarda, en sıkıntılı anlarda dahi "Ergin Ataman bir şeyler yapar!" hissini ve güvencesini yayabiliyor tüm çevresine. Basında övgü kadar eleştiri de var onun hakkında, hepsi de ahlaki eleştiriler, sanki her şey düzgün, herkes kusursuz, bir tek Ergin Ataman aykırı! Onun alt edilemez başarıları ve ezici öz güveni çileden çıkartıyor olmalı eleştirmenleri ve rakip taraftarları. Teknik, stratejik ve taktik yönden nesini eleştireceksin? O zaman, yazarsın sütun sütun; bir Tofaş maçının son dakikalarında amiyane basketbol jargonuyla “ 'koyduk mu?' molası“ almış, hiç etik olmamış! 10 sayı fark attığı bir Fener maçından sonra “eze eze yendik!” demek spor ahlakına uygun düşmezmiş, Fener camiasına ayıp etmiş! Fasa fiso!
     Ergin Ataman basketbolla tanıştığı günden itibaren her yerde, her zaman başarılı. Efes Pilsen'de Aydın Örs’ün yardımcılığıyla adım atıyor mesleğe: sonuç Koraç Kupası. Sonra, o zamanki adıyla “Türk Telekom PTT” deki ilk baş antrenörlüğünde ligde final oynayıp Cumhurbaşkanlığı Kupasını alıyor kariyer siftahı olarak! Ardından çok başarılı başlayan Karşıyaka serüveni Efes Pilsen’in cazip teklifi ile yarım kalıyor; iyi ki de öyle oluyor çünkü Efes Pilsen' ile "Euroleague"'de "Final Four" oynayarak Türkiye için bir ilki başarmış oluyor. Baş döndüren bir sürat. Hızlı yükselen, hızlı düşer çoğu zaman, ama o hiç düşmüyor, hep yükseliyor. Ya İtalya başarılarına ne demeli? Kimilerininki gibi sonu hüsranla biten bir saman alevi değil asla. Siena ile Saporta Kupası, "Final Four" ve Avrupa üçüncülüğü. Ülker ile şampiyonluğa ramak kalmışken paparazzilerin hışmına uğruyor ve soluğu  yine İtalya‘da (bu kez Bologna) alıyor. Ülkeye kesin dönüş sonrası Beşiktaş'a aralarında "EuroChallenge" de olan üç kupalı bir sezonla gelmiş geçmiş en iyi dönemini yaşatan da o. Gelelim henüz Galatasaraylıların çoskuyla kutlamaya devam ettikleri son "Eurocup" zaferine. Camiaya, hem de  başarıya şiddetle ihtiyaç duyulduğu bir dönemde, böyle bir zafer duygusu yaşatmanın kelimelerle ifade edilebilecek karşılığını bulmak zor. 23 yıl sonra lig şampiyonluğuna ulaştıran koç olarak camiada el üstünde tutulmayı çoktan hak etmişti zaten; eh, bunun üzerine yeni kurulmuş mütevazi sayılabilecek bir kadroyla  bu muhteşem zafer de gelince, adını "son imparator" olarak kazımış oldu Galatasaray tarihine ve Galatasaraylıların gönüllerine. 
    Yanlış anlama olmasın, “bu kadar başarılı olduğuna göre her davranışı mazur görülmeli” iddiasında değilim elbette. Misal, genç oyuncusu Göktürk Ural’a attığı tokatla (ve daha sonra bunun gizli kalması gerektiği gibi garip bir savunma ile), ya da Kızılyıldız maçından sonraki gereksiz çıkışıyla çanak tutmuşluğu da var bu eleştirilere, ama ondan efsane dizi Beyaz Gölge’nin her davranış ve söyleminden ahlaki kıssadan hisse fışkıran “Koç Reeves”’i olmasını beklemek de abes; o eğrisiyle doğrusuyla, kimi zaman muhataplarını afallatan dobra söz ve davranışlarıyla Ergin Ataman! Oyuncularına kızdığında mola alıp hiç taktik vermeden "bench"te oturmuşluğu da var, aynı anda beş oyuncu birden değiştirdiği de. Aslında ileriye yönelik olarak takımına verdiği dolaylı mesajlar bunlar: “beni fazla kızdırmayın, sözümden de hiç çıkmayın!.” kabilinden  Bu tarz sıra dışı mesajlardan yönetimler de nasibini alır ara sıra, ”sabrımı taşırmayın, gerekirse giderim!” benzeri “tweet”lerle! Son dönemdeki en etkili mesajı, Abdi İpekçi'deki Gran Canaria yarı final ilk maçından önceki sürpriz “hedef her top için savaşarak 21 farkı yakalamak!" söylemi oldu. Bu beklenmedik işaret tüm muhatap paydaşları şaşırttı ve o sayede takımı hep istim üstünde kaldı maç boyu; fark 15’i aştığında dahi hiç gevşeme olmadı. Mesajların her biri yönetim ve iletişim bilimleri için birer "vaka çalışması" adeta! 
    Ergin Ataman değerinin fazlasıyla farkında olan ve öz güveni tavan yapmış çok güçlü ve özel bir lider. Onu ısrarla “sevecen ve nazik bir sevgi insanı“ kıvamında görmek isteyenler, hatta daha ileri gidip davranış eleştirisi üzerinden koçluğunu sorgulamaya çalışanlar beyhude çabalarını sürdürebilirler; ancak görünen o ki, zafere giden yolda bu tarz eleştiriler hiç umurunda değil. Onun tek hedefi var, o da ilkleri başarmayı sürdürerek yepyeni kupalar kazanmak.
E.Ülgen 28.04.2016
 dipnot:  Ergin Ataman çok daha derinlikli ve kapsamlı analizleri (hatta hakkında yazılacak bir kitabı) hak ediyor; o görev de profesyonel spor ediplerine ve basketbol uzmanlarına düşüyor elbet.
Yazarın diğer yazıları:
Müstesna Bir Kaptan- Cüneyt Tanman- O yancı olamaz!- 9 Nisan 2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016/04/mustesna-bir-kaptan-cuneyt-tanman-o-bir.html?m=1

Kaleciler- Sahaların yalnız ve tedirgin panterleri – 9 Nisan 2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016/04/kaleciler-sahalarn-yalnz-ve-tedirgin.html?m=1

Sabri “Reyiz”den vazgeçilemez- 8 Nisan 2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016 04/sabri-reyizden-vazgecilemez.html?m=1

Taraftar ve futbolsever olmak- “açıklanamaz bir şekilde, üzerine kafa yormadan” – 8 Nisan 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder