Futbol Tabirleri: Dank je wel* Wesley, bu taraftar seni çok özleyecek.

Ezeli rakibe nazire yapmadan olmaz! Onlar, Yoğurtçu Parkı'na heykelini diktikleri kahramanlarını, "anlat oğlum Samet!" düetiyle, kuyruğuna teneke bağlayarak kovaladılarsa, biz de 4.5 sezon boyunca el üstünde tuttuğumuz "Sniper"ımızı dışlar ve 10 numaralı formasını üzerinden hışımla çekip alırız icabında. Bizim küçük düşürerek kapıyı gösterme yöntemimiz daha zekice doğrusu; değersizleştirme liginde bir adım öndeyiz yine!

"Topal Ördek" Sneijder, "dışlanmış oyuncular" idmanında, Florya, 10.07.2017

Kısa süren Drogba rüzgârını saymazsak, G.Saray tarihinin Hagi ile birlikte en spektaküler ve aynı zamanda en başarılı iki transferinden birinden söz ediyoruz; hatta transfer olduğu dönemdeki nispeten genç yaşını (28) dikkate aldığımızda, en başarılısı da diyebiliriz Wesley Sneijder için. 7 yaşında girdiği Ajax Akademi'de benzersiz yetenekleri en doğru şekilde işlenip geliştirilen, 17'sinde profesyonel olup Eredivisie'de şampiyonluk yaşadıktan sonra 23 yaşında Real Madrid'e transfer olan bir dünya starı o.

Wesley'in Ajax Akademi'deki ilk yıllarından

Los Galacticos'da ilki çok başarılı geçen ve şampiyonlukla biten iki sezondan sonra harikalar yarattığı Mourinho'lu İnter dönemi... Şampiyonlar Ligi dahil üç kupalı 2009-10 sezonu ve UEFA tarafından Avrupa'nın en iyi orta saha oyunculuğu ödülü... 2010 Dünya Kupası'nda vuvuzela kakafonisini tahammül edilebilir kılan birkaç süper yıldızdan biriydi Sneijder. Hollanda'nın finale giden yolunu açan müthiş bir performans, 5 gol, gümüş top, bronz ayakkabı... Baştan sona harika bir kariyer.

2009-2010 sezonu, Sneijder Avrupa'nın zirvelerinde

Sneijder'in Sarı-Kırmızı "taraftar memnuniyeti" karnesi de başarı notlarıyla dopdolu; yarattığı onlarca mutluluk enstantanesinden kimileri hafızalarda derin izler bırakan cinsten: karlı-buzlu sahada iki güne yayılan bir maçın son dakikalarında Buffon gibi bir kalecilik abidesini çaresiz bırakarak Şampiyonlar Ligi turunu getirdiği anın değeri ölçülebilir mi? Ya da, Ajax Akademi'den beri tescilli markası halini alan klasik füzelerinden iki tanesini Volkan Demirel'in kalesine 3 dakika arayla, bir sağ doksana, bir sol doksana göndermesinin hazzı unutulabilir mi? Her kaleci uzun menzilli Sneijder patriotlarından nasibini alır er ya da geç; Volkan bu gerçeği katmerli olarak öğrenmişti o akşam.

Sneijder füzesi ve Volkan Demirel çaresizliği, 19.Ekim 2014

Sneijder muhaliflerinin, "bırakalım geçmişi ve işin duygusal/etik vs. boyutunu, akılcı bakalım meseleye" dediklerini duyar gibiyim. "Akılcı" bakalım o zaman: Hollanda'nın önümüzdeki Dünya Kupası'na katılma şansı devam ediyor ve Sneijder'in, kariyerinin son dev organizasyonında yer almayı ne kadar istediği bilinen bir gerçek. Bu nedenle, sezon boyu sürekli formda kalmak için üstün bir çaba göstereceği aşikardı. (Kaldı ki, Sneijder, onun için kötü geçtiği söylenen geçen sezonda bile 5 gol, 17 asistle takımın istatistiksel olarak en iyisi konumundaydı). Dünya Kupası'nda yer alma gayretinin dışında, sezon sonunda son kez iyi bir transfer yapabilmek de ayrı bir motivasyon kaynağı olacaktı "Sniper" için. Ayrıca, Gomis gibi hareketli ve zeki bir santraforla birlikte oynayacaktı bu sezon; Drogba ile gerçekleştirdiği ikili verimi, Gomis ile de sağlayacaktı muhtemelen. Nereden bakarsak bakalım, kontratının son sezonunda büyük katkı sağlayabilecek bir dünya starını, türlü manevralarla, üstelik bedel ödemeye bile razı bir izlenim vererek göndermeye çalışmak, mantık dışı bir eylem gibi görünüyor net olarak. Söylenen o ki, Sneijder, Igor Tudor'un oyun planına uymuyormuş! Korkarım, deneyimsiz bir teknik direktörün "star yönetebilme" endişesinden başka bir anlamı yok bu zahiri gerekçenin. Medyada yer bulan haberlere göre, Sneijder antipatisinin diğer bir nedeni, ekstra izninde İbiza'daki restoranı ile uğraşmış olmasıymış! Mesele geç kalmasıysa eğer, ekstra izin vermeseydiniz o zaman!
Yapılan açıklamalara ve yeni transferlere bol keseden saçılan paralara bakılırsa, Sneijder'in gönderilme nedeni, teknik veya ekonomik olmaktan ziyade, tamiri için pek çaba gösterilmeyen idari bir rahatsızlık herhalde. Geçen yıl Başkan Özbek'in şimşeklerini üzerine çeken Sneijder demecini hatırlayalım: " (...) gelin tecrübelerimi sizlere, kulübe ve takıma faydalı olacak şekilde aktarayım diyorum, hep olur diyorlar ama kimse harekete geçmiyor. (...) egosu tavan yapmış yöneticilerle Galatasaray bir yere gidemez, mesela Fatih İşbecer, şimdi kendisi nerede?" Bu röportaja karşılık, tahsil edilemeyecek derecede ölçüsüz bir para cezası verilmişti kendisine. O günden beri Yönetim Kurulu üyelerinin sıdkı sıyrılmış olmalı Sneijder'den. Onları da anlamak gerekir; çünkü Türk futbolunun göreneklerinde, bir oyuncunun görüşü olamaz, olsa da beyan edemez! İlla konuşacaksa, "zor olacağını biliyorduk" ya da "önümüzdeki maçlara bakacağız" diyebilir, o kadar! Ne haddine "tecrübe aktarmak" falan! Hele yönetici egosundan dem vurmaya kalkıp sınırları iyice zorlarsa, sonu böyle olur işte!
Tot ziens** Wesley, 10 numaralı forman, sadece bir yılı kalmış bir kontratı çözmek üzere Ukraynalılar'a ödenen 8 milyon €'luk akıl almaz bonservis bedelinin hatırına olsa gerek, alelacele Belhanda'ya verildi; ama değerbilir taraftarlara "kral öldü, yaşasın kral!" dedirtmek, formayı transfer etmek kadar kolay olmayacak maalesef. Volkan'ın kalesine kilitlediğin füzeler zihinlerden, neşeli "Fener ağlama" nağmelerin ise kulaklardan silinmeyecek; bu taraftar seni çok özleyecek.

(*) : sana çok teşekkürler
(**): güle güle

Ertuğrul Ülgen - 10.07.2017

Yazarın önceki yazıları:
Göz-Göz-Göztepe; Efsane Gerçekten Geri Döndü mü?
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2017/06/guzelyalnn-sar-krmzs-efsane-geri-dondu.html?m=1

Ajax v Man. United; Gençler Kazansın!