![]() |
"to be or not to be, that is the question!" |
Ön not: G.Saray Pazar akşamki büyük düelloda taraftarına UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarına yelken açmanın coşkusunu mu yaşatacak yoksa meçhule
giden karanlık bir yola sürüklenmenin hayal kırıklığını mı? Bu kritik soruya cevap arayan bir maç önü egzersizini paylaşıyorum bu yazıda, tabii G.Saray penceresinden. Asıl muhatabının dikkate almayı bırakın, haberdar bile olmadığı "gönüllü akıl hocalığı" taraftarlığın işe yaramayan ama keyifli ve zihin açıcı bir meşgalesidir. Eğer yazıda bunun dozunu kaçırdıysam kusurumu bağışlayın lütfen, sebebi maçı fazlaca düşünüyor olmamdır.
EÜ-27.04.2018
G.Saray, sezon
boyunca oynadığı on beş maçın on dördünden zaferle ayrıldığı sahasına bu kez
şampiyonluk yolundaki can alıcı hamleyi yapmak ve belki de sezona son noktayı koymak için çıkıyor. Dış sahada tel tel dökülüp tam yedi kez mağlubiyetle eve dönen
takım, taraftarın yarattığı müthiş atmosferde öyle yüksek bir duygusal enerjiyle besleniyor ki deplasmandaki aciz görüntüsüne inat silindir gibi ezip geçiyor sahasında ağırladığı tüm rakiplerini. Bu tabloya istinaden G.Saray'ın Pazar akşamı kendi evinde yine benzer mutluluk sahneleri yaşayacağını ve yaşatacağını tahmin etmek fazla iyimser bir beklenti sayılmaz belki, ancak bu öngörünün Terim ve ekibi tarafından alınması gereken önlemlere bağlı olduğu da bir gerçek. Kabul etmek gerekir, BJK önemli teknik ayrıcalıklara sahip olan üstün ve özel bir rakip.
Terim'in on ikinci adamın
sağladığı enerjiye güvenip her zamanki gibi oyunu karşı sahaya yıkmaktan ve baskılı oynamaktan
ibaret bir strateji planlaması bu karşılaşma için gerçekçi bir kurgu olarak görünmüyor. Cesaret ile paniğin, öz güven ile tedirginliğin, hırs ile
lakaytlığın birbirine karıştığı gelgitlerle dolu klasik bir kaos futbolu yerine
rakip analizine dayanan ve deneyimlerden ders çıkaran sağlam,
güvenli ve sabırlı bir planı oyun süresine yayabilmek zaferin temel koşulu olacak bu maçta hiç kuşkusuz.
BJK’ın
gücü esas olarak Quaresma, Talisca ve Babel'den oluşan süper trionun başrolde olduğu etkili bir ön bölge oyunundan kaynaklanıyor. Duvar paslarıyla ve sürekli yer değiştirerek ceza sahası civarını adeta muhasara altına alıp hedefe ulaşan bu hareketli oyun rakipleri çoğu zaman çaresiz bırakabiliyor. Dönen topları çok çabuk kazanarak
rakibin soluklanmasına vakit tanımayan Atiba ile takımın lideri ve
öldürücü son pasların sahibi Oğuzhan da bu etkili kurgunun temel taşları. Bu
tempolu tahakkümle başa çıkabilmenin yolu öncelikle alanı doğru bölüşen kalabalık, paylaşımcı ve sert bir orta saha yapısından geçiyor.
Oğuzhan’ın
kendi taraftarının protestosuna maruz kalacak kadar formsuz oluşu ve Atiba'nın
oynayacak olsa bile sakatlıktan yeni çıkmış hali G.Saray için fırsat olarak
görülebilir. Ancak Tolgay ve Medel gibi onlarla eşdeğer kalibredeki alternatiflerin varlığı, özel önlemler alınmadığı takdirde, BJK'ın hükümran oyun düzenini eksiklik hissetmeden sürdürebilmesini sağlayacaktır hiç
kuşkusuz. Terim bu maça özgü olarak Belhanda'dan feragat ederek katıksız bir orta saha üçlüsü (Fernando+Donk+Selçuk) ile çıkıp BJK’ın ön bölgedeki dikine ve süratli set hücumlarını sert, dirençli ve etkili bir ikinci bölge parselasyonu ile engellemeye çalışmalı. Ayrıca kanat hücumlarında rakip oyuncuların içeriye ve sıfıra doğru katetmelerini önlemek üzere yakın ve kademeli markajdan ödün vermemek gerekir; rakibe rastgele ortadan başka çare bırakmamak en kolay atak savuşturma yolu olacaktır.
Son kupa yarı
finali hengamesinde TFF'nin "mağdura da bir taviz! "
eyyamcılığıyla direkt kırmızı kartlı Pepe'yi içtihatlara aykırı olarak sadece bir maç ceza ile aklayıp sahaya sürmesi Terim için ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış olmalı. G.Saray Portekizli deneyim abidesinden yoksun bir tandemin muhtemel pozisyon uyumsuzluklarından yararlanabilirdi. Pepe'nin defansa geri dönüşü ve Tosiç ile birlikte oluşturacağı sert ve uyumlu tandem Gomis'in tek başına hedefi görebilecek boşluklar bulabilmesini zorlaştıracaktır; ona ön bölgede sağlanacak yakın destek konusunda Terim'in epey kafa yorması gerekecek. Bu ihtiyaç Sinan ile Rodrigues arasında bir tercih ikilemi doğuruyor doğal olarak. Bir tarafta son maçlarda takımı en kritik anlarda yaşama döndüren isabetli vuruşlarıyla fırsatçılığını ve sürpriz golcülüğünü
kanıtlayan takımın tek sol ayaklısı Sinan Gümüş, diğer tarafta tüm çabukluğuna ve etkili
bindirmelerine rağmen, transfer dedikodularından mıdır bilinmez, özellikle son beş-altı maçtır sonuç girişimlerinde çoğunlukla duraksama yaşayarak verimsizleşen Garry Rodrigues. Sinan'ın son iki sezonda lig istatistiği 0,96 gol/maç iken, Rodrigues aynı dönemde maç başına 0,22 gole ancak ulaşabilmiş.* Takımın gol şansını arttıracak ve büyük koz "Kara Panter"in ön bölgede ve
gol yollarında kendisine daha rahat bazuka koridorları açmasına imkan sağlayacak partnerin tespiti kritik bir teknik direktör inisiyatifi olacak bu maçta.
Özlü bir formasyon çözümlemesi ile tamamlayalım maç önü analizimizi: Belhanda ve Rodrigues'in yer alacağı klasik 4-2-3-1 dizilişi yerine başlangıç kadrosuna Selçuk ve Sinan'ın dahil edilerek oyun düzeninin 4-3-1-2'ye evrilmesi, BJK gibi bir özel rakibe karşı orta sahadaki güvenliği arttırmakla kalmaz aynı zamanda Mariano ve Nagatomo'nun emniyetle atağa çıkabileceği, ön bölgede etkili ve maç boyunca 4-3-3 ile 4-4-2 dizilişlerine geçiş yapabilecek esnekliğe sahip bir saha parselasyonu da sağlar kanımca.
Vodafone Park'daki 3-0’lık ilk maçta Şenol Güneş, büyük bir sürprize imza atıp Talisca gibi bir starı yedek bırakmış ve 3 safkan orta saha (Atiba+Tolgay+Oğuzhan) ile oynayarak sahayı dar etmişti G.Saray'a. Bu kez sürpriz sırası Terim’de. Şapkadan tavşan çıkarmasını beklemiyoruz ama bu kritik karşılaşmada "önde basıp kazanacağız, önlem almayacağız, bize önlem alınmasını sağlayacağız" klişesiyle ifade ettiği üst perdeden ve basmakalıp oyun felsefesinden sıyrılıp takımın dizilişinden oyuncu tercihlerine kadar tüm kararlarda fark yaratmak ve ezber bozmak gerektiğini anlamalı. 50 bin kişilik koronun duygusal enerjisi hedefe ulaşma yolunda gereken katkıyı sağlayacaktır hiç kuşkusuz, yeter ki "İmparator" sezon başından bu yana parıldayan taraftar-takım sinerjisinin ışığını kesmesin!
Özlü bir formasyon çözümlemesi ile tamamlayalım maç önü analizimizi: Belhanda ve Rodrigues'in yer alacağı klasik 4-2-3-1 dizilişi yerine başlangıç kadrosuna Selçuk ve Sinan'ın dahil edilerek oyun düzeninin 4-3-1-2'ye evrilmesi, BJK gibi bir özel rakibe karşı orta sahadaki güvenliği arttırmakla kalmaz aynı zamanda Mariano ve Nagatomo'nun emniyetle atağa çıkabileceği, ön bölgede etkili ve maç boyunca 4-3-3 ile 4-4-2 dizilişlerine geçiş yapabilecek esnekliğe sahip bir saha parselasyonu da sağlar kanımca.
Vodafone Park'daki 3-0’lık ilk maçta Şenol Güneş, büyük bir sürprize imza atıp Talisca gibi bir starı yedek bırakmış ve 3 safkan orta saha (Atiba+Tolgay+Oğuzhan) ile oynayarak sahayı dar etmişti G.Saray'a. Bu kez sürpriz sırası Terim’de. Şapkadan tavşan çıkarmasını beklemiyoruz ama bu kritik karşılaşmada "önde basıp kazanacağız, önlem almayacağız, bize önlem alınmasını sağlayacağız" klişesiyle ifade ettiği üst perdeden ve basmakalıp oyun felsefesinden sıyrılıp takımın dizilişinden oyuncu tercihlerine kadar tüm kararlarda fark yaratmak ve ezber bozmak gerektiğini anlamalı. 50 bin kişilik koronun duygusal enerjisi hedefe ulaşma yolunda gereken katkıyı sağlayacaktır hiç kuşkusuz, yeter ki "İmparator" sezon başından bu yana parıldayan taraftar-takım sinerjisinin ışığını kesmesin!
E.Ülgen; 27.04.2018
*not: Garry Rodrigues'in ligin son iki sezonunda 2857 dakikadaki 7 golüne ( 0,22 gol/90 dak) karşılık Sinan Gümüş'ün aynı dönemde 937 dakikada 10 golü var. (0,96 gol/90 dak)
*not: Garry Rodrigues'in ligin son iki sezonunda 2857 dakikadaki 7 golüne ( 0,22 gol/90 dak) karşılık Sinan Gümüş'ün aynı dönemde 937 dakikada 10 golü var. (0,96 gol/90 dak)