17 Mayıs 2017 Çarşamba

17 Yaşında Yorgun Bir Kupa ve "Bir Şaman Ayini"

17 Mayıs 2017 - Galatasaray Bayramı -
     
     G.Saray'ın 17 yıllık UEFA Kupasını anma organizasyonları, Arjantinli Aldo Poy'a ait ölümsüz golün naif ve biraz da komik kutlama ritüelini çağrıştırıyor bana. 1971 yılının Aralık ayinda Buenos Aires Estadio Monumental stadında Rosario Central'in forveti Aldo Poy'un Newells Old Boys kalesine uçarak attığı ve o yıl Arjantin lig şampiyonluğunu Rosario'ya getiren "kutsal" golden söz ediyorum. O şampiyonluktan bu yana çoğunlukla orta sıralarda gezinen ve sonunda 2. lige düşen Rosario Central'in taraftarları, 1972'den beri her yıl bu golü canlandırarak kutluyor. Birisi ortalıyor ve santrafor Aldo Poy'u temsilen birisi de uçarak boş kaleye golü atıyor. Kimi törenlere bizzat Aldo Poy da katılıyor. Tanıl Bora'nın "şaman ayini" olarak nitelediği bu organizasyon tam 45 yıldır sürüp gidiyor. 

Aldo Poy'un ölümsüz golü; 9 Aralık 1971

Aldo Poy golünün bir canlandırma töreni
      G.Saray yönetiminin, bunca sportif başarısızlığa inat, UEFA Kupası kutlama geleneğini bayrama dönüşen bir şevkle sürdürmesi tuhaf kaçıyor, kabak tadı veriyor. Kupanın tarihi değeri yadsınamaz elbet, ancak 17 yıl önceki tekil bir başarının kutsallaştırılarak şaşaalı şölenlerle kutlanıyor olması, bir "dünya markası"na hiç yakışmıyor doğrusu. Hele BJK'ın Lyon'a dramatik bir şekilde elendiği çeyrek final maçının hemen ertesinde, G.Saray resmi sosyal medya hesaplarından etrafa saçılan "≠TarihBirKereYazıldı" etiketli böbürlenmeye ne demeli? Rakibin en acılı anındaki bu caka ve kibir gösterisinin yersizliği bir yana, tarihin -bir kere- yazılmış olması neden övünme gerekçesi oluyor, o da pek anlaşılır değil; son 10 yılda, Sevilla gibi orta sınıf bir İspanyol takımı 5 kere, evet, tam beş kere yazdı aynı tarihi, aynı kupada. 
     Aldo Poy ritüelinden mülhem, G.Saray'ın "17 Mayıs Bayramları" için fantastik(!) bir temsil sahnesi geçiyor zihnimden: birisi son penaltıcı Popescu oluyor ve penaltıyı yerden kalecinin sağına sert ve düzgün bir şutla gole çeviriyor, o sırada stad hoparlörlerinden Levent Özçelik - Ömer Üründül düetinin heyecandan titreyen sesi, önce defalarca "haydi oğlum!" diye haykırıyor, sonra da "kupa bizim!" çığlıklarıyla gözyaşlarına boğuluyor; aynı anda yedekler hep birlikte "Popescu'ya" doğru depara kalkarken, ayakta duracak takatı kalmayıp karizmayı çizdirmek pahasına yere çömelen "imparator" duygu seline kapılmış, bir şeyler mırıldanıyor. "17 Mayıs Galatasaray Bayramı" programlarında şimdilik "kır saçlı efsaneler"in gösteri maçları ve barbekü partileri ile yetiniliyor, ama ajandaya böyle "yaratıcı"(!) bir canlandırma ritueli de dahil edilirse hiç şaşırtıcı olmaz doğrusu. 

Popescu'nun UEFA kupasını getiren penaltısı; 17 Mayıs 2000, Kopenhag Parken
    Yönetimin beyanlarına ve gelişmelere bakılırsa, G.Saray'ın 17 yaşındaki yorgun kupası, gelecek 17 Mayıs'larda da müzedeki müstesna köşesinde rahat bırakılmayacak maalesef. Ne diyelim, G.Saray yönetiminin işi gücü bırakarak nostaljik kutlama törenleri ile uğraşıp avunması, güncel başarılardan ümidi iyice kestiğinin bir alameti mi yoksa? Bu arada, hakkını verelim: o kupanın imtiyazlı hak sahibi Faruk Süren, şölen davetine icabet etse de, bu başarının tek kalmasının üzüntü vermesinden dem vurarak 17 Mayıs'ın bayram olarak kutlanmasını uygun görmediğini açıklamış; vizyonuna sağlık!   

Ertuğrul Ülgen - 17.05.2017

Yazarın önceki yazıları:
Dünyanın Çivisi Çıkmış, Hala mı Futbol? - Futbolun Sihiri - 27 Mart 2017-
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Hollanda Futbolu ile Hollanda'nın sosyal, politik ve kültürel yapısı arasındaki ilişki -1 Mart 2017-
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Radyo Futbolu -11 Şubat 2017 -
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Futbol, Pas ve Dil -4 Şubat 2017 -
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Bir “Panzer”in duygusal anları – Bastia Schweinsteiger’in milli takıma vedası -25 Eylül 2016-
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Jan Olde Riekerink- Bir Papatya Falı – 29 Mayıs 2016
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Zafere Giden Yol – Bir Ergin Ataman Analizi- 28 Nisan 2016
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Müstesna Bir Kaptan- Cüneyt Tanman- O yancı olamaz!- 9 Nisan 2016
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Kaleciler- Sahaların yalnız ve tedirgin panterleri – 9 Nisan 2016
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Sabri “Reyiz”den vazgeçilemez- 8 Nisan 2016
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız

Taraftar ve futbolsever olmak- “açıklanamaz bir şekilde, üzerine kafa yormadan” – 8 Nisan 2016
aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder