Almanya’nın
gelmiş geçmiş en fazla milli olan 4. futbolcusu, orta sahanın gerçek dinamosu Bastian
Schweinsteiger, 31 Ağustos 2016 akşamı Borussia Park’ta oynanan Finlandiya
maçıyla “Nationalmannschaft”’a veda
etti. Kulüp ayırımı olmaksızın 30 bini aşkın taraftar müthiş bir değerbilirlik örneği göstererek hep birlikte ismini haykırdığında gözyaşlarına
hakim olamadı, dakikalarca hüngür hüngür ağladı ve ağzından hıçkırıklar
arasında güçlükle şu veda cümleleri çıktı: “burada
olmanız benim için o kadar önemli ki! Sizin için oynamak bir onurdu.” Oysa biz onu
duygularından arınmış bir “Alman Panzeri” olarak bilirdik, zaten Almanlar
“duygusuz robotlar” değil midir bizim nezdimizde? Kadirşinaslık ve vefanın bize özgü
duygular olduğunu iddia eder dururuz ama, böyle duygusal bütünleşmelerden
ziyade, para- pul ve kavga-döğüş gırladır bizim milli takım mecramızda.
Schweini’nin
o etkileyici veda töreninde, 12 yılda oynadığı 121 milli maçın hangileri bir
film şeridi gibi geçmiştir gözünün önünden bilinmez, ama birçok futbolseverin aklına Rio’daki
finalde uzatmada attıkları golle Arjantin'i 1-0 yenip 2014 Dünya Şampiyonu oldukları
final maçındaki kanlı yüzünün geldiğine eminim. Sergio
Aguero’nun darbesiyle kan revan içinde kaldığı o akşam, alışkın olduğu
partneri Khedira’nın eksikliğini de gidermek üzere, olağanüstü bir gayret
göstermişti. Kanlı yüzle kaldırılmış 2014 Dünya Kupası onun savaşçı karakterinin simgesidir birçokları için... Orta
sahadaki “box-to-box” stilinin marka isimlerinden, top kapma kadar serviste de etkili, müthiş bir pozisyon
bilgisine sahip, aynı zamanda da sürpriz
gollerin sahibi...
İster
istemez bu etkileyici veda törenini izleyince, kendi çöplüğünüze dönüp bakıyorsunuz, futbola taptığı söylenen ve milliyetçi duygularla sarıp sarmalandığı farz edilen bir ülkede böyle etkileyici bir milli veda sahnesinin hiç yaşanmamış olduğunu farkına
varınca da hayret ediyorsunuz. Bunun nedeni, ülke futbolunda istikrarlı bir
başarı hikayesinin ve topyekün takdiri hak edecek özelliklere sahip oyuncuların
bulunmaması mı acaba? Yoksa böyle bir vefa törenini organize etmeyi akıl edecek
bir yönetimin eksikliği mi? Veya kulüp ayırımı olmadan gelip o oyuncuyu
duygusallıktan ağlatacak bir “milli taraftar” bilincinden söz edilememesi de
olabilir mi? Her ne olursa olsun, futboldaki başarının asilce taçlandırıldığı
ve bizlerin de takdirle (ve biraz da hasetle) izlediğimiz böylesine zarif, duygusal
ve medeni bütünleşme sahneleri bize ne yazık ki çok uzak.
Her neyse, bakalım
32 yaşındaki Bavyera efsanesi son demlerinde üst seviye bir Premier Lig
macerası yaşamak için geldiği Manchester United'da Mourinho’nun
“kaprislerini” aşabilecek mi? Schweini şu
sıralar "Kırmızı Şeytanlar"ın B takımıyla antrenmanlara çıkıyor. İhtişamlı bir mili
vedadan hemen sonra, sahada babasını bile tanımayacak duygusallıktaki(!) bir Akdenizli’nin
ona layık gördüğü bu “insafsızlık” da futbolun bir rasyonalitesi, ne diyelim...
E.Ülgen-25.09.2016
Yazarın Diğer Yazıları:
E.Ülgen-25.09.2016
Yazarın Diğer Yazıları:
Jan Olde Riekerink- Bir Papatya Falı – 29 Mayıs 2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016/05/jan-olde-riekerink-bir-papatya-fal.html?m=1
Zafere Giden Yol – Bir Ergin Ataman Analizi- 28 Nisan 2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016/04/zafere-giden-yol-bir-ergin-ataman_28.html?m=1
Müstesna Bir Kaptan- Cüneyt Tanman- O yancı olamaz!- 9 Nisan
2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016/04/mustesna-bir-kaptan-cuneyt-tanman-o-bir.html?m=1
Kaleciler- Sahaların yalnız ve tedirgin panterleri – 9 Nisan
2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016/04/kaleciler-sahalarn-yalnz-ve-tedirgin.html?m=1
Sabri “Reyiz”den vazgeçilemez- 8 Nisan 2016
https://futboltabirleri.blogspot.com.tr/2016/04/sabri-reyizden-vazgecilemez.html?m=1
Taraftar ve futbolsever olmak- “açıklanamaz bir şekilde,
üzerine kafa yormadan” – 8 Nisan 2016